27 Mayıs 2011 Cuma

"İnan Kıraç Çetin Emeç suikastinin neresinde? haberi"

İnan Kıraç Çetin Emeç suikastinin neresinde?
http://www.yurthaberler.com/inan-kirac-cetin-emec-suikastinin-neresinde-902h.htm

İnan Kıraç Çetin Emeç suikastinin neresinde?

Vatan gazetesi yazarı Sanem Altan, Baykal kasediyle ilgisi olduğu ortaya çıkan Koç'un damadı İnan Kıraç ile ilgili şok bilgilere yer verdi. İşte o yazı...

Vatan Gazetesi yazarı Sanem Altan, bugün Aydın Doğan satmasaydı gazetede asla okuyamayacağınız bir yazıya yer verdi. Yazı, Taraf gazetesinin hafta başında manşetten duyurduğu "Baykal'ın seks kasedi ile Koç'un damadı İnan Kıraç ilişkisini" ortaya koyan haberle ilgili.

Altan haberinde İnan Kıraç'ın Galatasaray'daki başkan değişikliklerinde İnan Kıraç'ın rolünü anlatarak başladığı yazısında gündeme oturacak şok bilgilere yer vererek devam ediyor. İnan Kıraç'ın Baykal kasedi ile ilgisini anlatan Kıraç, asıl bombayı en son patlatıyor ve konuyu Çetin Emeç suikastine getiriyor.

Altan yazısında "İnan Kıraç, Faruk Süren‘i istemiyordu. Faruk Süren gitti. İnan Kıraç, Adnan Polat‘ı istemiyordu. Adnan Polat gitti. İnan Kıraç; Önder Sav‘ı, Onur Öymen‘i, Mustafa Özyürek‘i istemiyordu. Onlar da gitti..." diyerek şok tespitlerde bulunuyor.

Altan son olarak da "Çetin Emeç suikasti. Aslında daha tuhaf bir hikaye var İnan Kıraç’la ilgili... Hürriyet’in suikaste uğramış eski genel yayın yönetmeni Çetin Emeç‘in eşi Bilge Emeç’le röportaj yapmıştım. Suikastten 20 yıl sonra ilk defa konuşuyordu Bilge Hanım..." diyerek olayı anlatmaya başlıyor ve devamında şok bilgilere yer veriyor.

İşte Sanem Altan'ın Aydın Doğan satmasaydı Vatan gazetesinde asla okuyamayacağınız o yazısı...

Peki siz Inan Kıraç’ı nasıl tanırsınız?

İnan Kıraç’ı tanımam. Tanıyan da pek yoktur doğrusu... İnan Kıraç tanımamız gereken biri değil, adı geçtiği yerde büyük olduğunu düşünmemiz gereken biridir.

Daha doğrusu böyle olması istenir.

Adının geçtiği birkaç yer vardır. Galatasaray, Koçların damadı ve iş dünyası...

Oralarda da çok ‘muteber’ olduğu vurgulanarak aslında kim olduğu hakkında merak etme duygumuzu köreltirler.

“Bu kadar büyükse gerçekten ‘büyüktür’“ diye düşünür geçeriz.

Yani ben öyle olduğunu çok gördüm.

Sahne 1: Galatasaray

Özellikle Galatasaray konusunda buna çok sık rastladım, futbol röportajları yaptığım dönemde...

İki ay önce eski Galatasaray Başkanı Adnan Polat’ı istemediğini bir televizyon kanalına bağlanarak rahatlıkla söyleyebilen ve bunu dinleyen herkese Adnan Polat’ın gidişinin bu noktadan sonra durdurulamayacağını düşündüren biri İnan Kıraç.

O dediyse, olacaktır.

Faruk Süren dönemlerini hatırlar Galatasaraylılar.

Faruk Süren de İnan Kıraç’ın istemediği başkanlardandı ve Milliyet‘i Mehmet Yılmaz‘ın yönettiği dönemlerde “Naylon Süren” manşetleriyle görevinden ayrılmak zorunda kalmıştı.

Adnan Polat’ın devrilmesi hiç olmazsa demokratik oldu, kongre üyeleri Adnan Polat’ı istemediler, ibra etmediler, seçime gidildi.

Faruk Süren dört sene üst üste şampiyonluk, Süper Kupa, UEFA Kupası kazanma başarısının ardından tekrar aday olabilecekken medya baskısıyla istifa ettirildi.

İnan Kıraç, Faruk Süren‘i istemiyordu.

Faruk Süren gitti.

İnan Kıraç, Adnan Polat‘ı istemiyordu.

Adnan Polat gitti.

Sahne 2: CHP

İnan Kıraç; Önder Sav‘ı, Onur Öymen‘i, Mustafa Özyürek‘i istemiyordu.

Onlar da gitti...

Haberi duymadınız belki de... İnan Kıraç, Deniz Baykal’ın kaset skandalı patlamadan üç ay önce Baykal’a gidip o üç yöneticiyi seçime girerken listeye almamasını, dışarıda bırakmasını istiyor.

Baykal da arkadaşlarını dışarıda bırakamayacağını hissettiriyor İnan Kıraç’a...

Aradan üç ay geçiyor, Deniz Baykal bir kasetle gönderiliyor, yerine Kemal Kılıçdaroğlu geliyor ve istenen “devrimi” yapıyor.

Bunun kulağa çok tuhaf geldiğini itiraf etmeliyim.

Sahne 3: Çetin Emeç suikasti

Aslında daha tuhaf bir hikaye var İnan Kıraç’la ilgili...

Hürriyet’in suikaste uğramış eski genel yayın yönetmeni Çetin Emeç‘in eşi Bilge Emeç’le röportaj yapmıştım.

Suikastten 20 yıl sonra ilk defa konuşuyordu Bilge Hanım...

Röportaj yayınlandı.

Röportajın yayınlandığı günün sabahı Bilge Emeç telefon etti teşekkür etmek için, kızı Mehveş Emeç kolay unutulmayacak bir üslupla teşekkür mesajı attı.

Tebrik telefonları gün boyu susmadı.

Röportaj gerçekten çok ses getirmişti. Fakat ertesi gün Bilge Hanım’dan ağlamaklı bir sesle bir telefon aldım, “Lütfen dediklerimi demediğimi söyleyelim, biliyorum dedim ama demedi deyin... Çok kızdılar bana” diyordu.

“Bunu yapamayız Bilge Hanım, bunları kasede de söylediniz ama kim kızdı size, ne oldu?” dediğimde şu yanıtı aldım:

“İnan bizim aile dostumuz, Çetin’den sonra o bize kol kanat gerdi, çocuklarım onlarla büyüdü, o kızdı bana ‘Bunu söylemen çok yanlış, bana nasıl sormazsın röportaj yapmadan önce’ dedi, çok kötü oldu, çok...”

Şaşırdım...

İnan Kıraç, Çetin Emeç’in ölümünden sonra ailesine sahip çıkacak kadar onlara yakınsa suikastin aydınlatılmasını nasıl istemezdi ki Bilge Hanım’a konuştuğu için kızsın.

İnan Kıraç’ı aramaya karar verdim.

Onunla da röportaj yapmayı aklımdan geçiriyordum.

İş yerine not bıraktım, geri aranmayı çok da beklemiyordum doğrusu...

Ama İnan Kıraç aradı...

Ona “Duydum ki Bilge Hanım’a kızmışsınız, niye kızdınız?” dedim.

O da “Tabii ki kızdım, bitmiş kapanmış bir konuyu açmaya gerek yok” dedi.

“Ama bu cinayet aydınlatılmadı, kimler yaptı bunu bilmek istemez misiniz?” dedim.

“Biliyorum kim yaptı, şu anda da içerde, suçlular yakalandı, konuyu boşuna açmaya gerek yok” dedi.

Bu sefer çok şaşırdım işte...

Telefonu kapadıktan sonra “Kim bu İnan Kıraç acaba?” diye düşündüm...

Bu sorumun cevabını gittikçe daha fazla merak ediyorum bugünlerde.

Rotahaber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder