Cari açıktan korkmayan patron
Hatice Nazlı AYDOĞAN
"Dünyada Türkiye, Türkiye’de Gaziantep" sözünü o kadar içten o kadar inanarak söylüyor ki SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu. Daha önce memleketine bu kadar bağlı bir isimle karşılaşmışmıydım diye düşünmeden edemedim.
Abdülkadir Konukoğlu Gaziantep’te Gelir ve Kurumlar Vergisi rekortmenliğini 10 yıldır elinde tutan bir sanayici. “Yılın En İyi İş Adamı”, “Yılın En İyi İşletmecisi”, “Yılın Girişimcisi’’, “Yılın Altın Adamı”, “Yılın En Başarılı İşadamı”, “Stratejik Vizyon Sahibi İşadamı’’ ve “Yılın Sanayicisi’’ ödüllerininde sahibi. Ancak, o bu ödüllerden çok destek verdiği sosyal sorumluluk projelerinden haz alan ve bunlarla anılmak isteyecek kadar mütevazi bir işadamı.
Abdulkadir Konukoğlu'nun gerçek bir Gaziantep sevdalısı olduğunu yaklaşık bir saat süren röportaj sürecince bir kez daha anladım. "Herkes, doyduğu yer kadar, doğduğu yere de yatırım yapmalı ve içerisinden çıktığı halkına iş, ekmek sunmalı. Bu sayede ülkemizde bölgelerarası gelişmişlik farkı ortadan kalkar’’ diyen Konukoğlu'yla el tezgahından sanayi devine dönüşümü, Gaziantep efsanesini ve Türkiye ekonomisini Gaziantep ziyaretimiz sırasında konuşma fırsatı bulduk.
GAZİANTEP TARİH YAZIYOR
- Anadolu'nun pek çok kentinden farklı bir yapısı var Gaziantep'in. Nedir onu bu kadar önemli kılan?
- Gaziantep'te de geçmişte sanayi adına sadece tekstil vardı. Bu nedenle Gaziantep'te sanayileşme el tezgahlarında başladı. Benim dedelerimde el tezgahlarında başladı bu işe. 1904 yılından bu yana tekstille uğraşan bir aileyiz. Sonra motorlu tezgahlara geçtik. Zaman içinde büyüyerek ve zamana ayak uydurarak holdinge dönüştü şirket. Böyle hikayesi olan 4-5 tane şirket var Gaziantep'te. SANKO olarak bizim Denizli'de, Bursa'da, Rize, Adana, Maraş, Adıyaman, Trakya'da, Sakarya 'da Edirne'den Van'a kadar pek çok yerde farklı sektörlerde yatırımımız var. Bizde SANKO olarak 1980'den bu yana farklı sektörlere de yatırım yapıyoruz. Şu an biz 15 ayrı sektörde faaliyet gösteren bir şirketiz.
Gaziantep'in en büyük şansı ise sanayicisinin şehrine sahip çıkması ve Gaziantep'i asla terketmemesi. Gaziantep'i Gaziantep yapan işte bu. Elbirliği, tek akıl,ortak akılla çalışıyoruz. Çatlak sesin çıkmasına engel oluyoruz. Gaziantep'e kurumların menfaatlerinden çok kentin menfaati önemlidir. Bu tüm Gaziantep sanayicisinin ortak görüşüdür aynı zamanda. Bu anlayış Gaziantep'i büyütüyor, diğer kentlerden ayırıyor .
Bugün dünyada bir ayda ihracatını yüzde 67 artıran tek şehir var o da Gaziantep. Gaziantep tarih yazıyor şimdi. Sanayide büyüyor, turizmde büyüyor. Gaziantep'e gelen yatırımcı da çalışmaya gelende bu gelişmeye destek veriyor, bu ortak akıla ve işbirliğine uyum sağlıyorlar.
GAZİANTEP 160 ÜLKEYE İHRACAT YAPILIYOR
- Gaziantep'te kaç sektör faaliyette? Sanayi de büyüyen Gaziantep'e yatırımcı ilgisi nedir? Farklı sektöründe yatırım hazırlığı var mı?
- Gaziantep'te şu anda 70'e yakın sektör faaliyet gösteriyor. Otomotiv hariç. Bizim otomotivle ilgili bir hazırlığımız var.Makina sektörü ile ilgili çalışmalarımız var. 1980 yılından önce sadece tekstile bağımlı bir kentti Gaziantep. 1990 ve 2000 yılları arasındaki krizler Gaziantep'i çok değiştirdi. Biz sanayi odası olarak bu krizden sonra bir araya geldik ve kabuğumuzu kırmanın zamanın geldiğine karar verdik. En az 30-40 arkadaşımız şu anda dünyanın farklı ülkelerine uçuyordur. Dünyada 160 ülkeye ihracat yapan bir Gaziantep'ten bahsediyoruz. Bu oturduğumuz yerden olmadı. Anladık ki bir sektörle olmaz bu iş. Hala Gaziantep'te neler yapılabileceği üzerine çalışıyoruz. İşsizliği biraz daha azaltmak istiyoruz.
KALİFİYE ELEMAN BULMAKTA ZORLANIYORUZ
- Anadolu'da işsizlik sorun. Peki Gaziantep'te işsizlik sorunu ne boyutlarda?
- İşsiz sayısı çok az olmasına rağmen yine de kalifiye elemanı zor buluyoruz. Aslında çalışana iş var. Bütün sektörlerde neredeyse böyle bir sorun yaşıyoruz. Şimdi üniversitelerle bir çalışmamız var.Öğrencileri işletmelerde bizzat çalıştırarak sektörlerin kalifiye eleman sıkıntısını çözmeye çalışıyoruz. İŞKUR'la ortak kurslar düzenliyor sanayi odası. Ücretsiz eğitimler yanında günlük harçlıkta veriliyor eğitime gelenlere ancak yine de katılımın yeterli olduğunu söylemek zor. Ben diyorum ki çalışana iş var. Çalışmak istemeyene iş yok. İşsizliğin bir nedeni de bu aslında. Bugün Anadolu ve Güneydoğu da iş bulsa kimse göç etmeyecek. İş bulamayınca Mersin'e, Gaziantep'e sonrada İstanbul'a göçülüyor.
ANADOLU SERMAYESİ KABUK DEĞİŞTİRDİ
- Anadolu kentleri son 10 yılda büyük bir ivme kaydetti. Bir uyanış, bir farkındalık yaşıyor. Kendine güvenleri geldi sanki. Ne oldu da böyle bir değişim sürecine girdi Anadolu sermayesi?
- Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde çalıştıracak eleman sıkıntısı ciddi daha ciddi boyuttaydı. Ancak, son 20 yıldır, Anadolu'da eğitime bakış değişti. Aileler çocuklarını gerek yurt içinde gerekse yurt dışında eğitime göndermekten çekinmediler, desteklediler. Ve Gaziantep'e yetişmiş, uluslararası tecrübesi olan dil bilen mühendisler, işletmeciler, finansçılar geldi. Diyarbakır'da, Adana'da ve Kayseri'de böyle bir bilinç yükselişi yaşandı. Bu gençler doğdukları yere döndüklerinde eğitimlerini, tecrübelerini getirerek gelenekçi iş yapılarını değiştirdiler bu kentlerin. Girişimci ailelerin katkısı çok oldu bu değişime. Yurtdışında okuyan ya da Türkiye'de farklı kentlerde okuyan tüm gençler Gaziantep'e geri dönüyor.Okuduğu şehirde ya da başka bir şehirde yaşamayı düşünmüyor. Çünkü döndüğünde işsiz kalacak korkusu yaşamıyor. Bu eğitimli ve donanımlı, dünyayı, farklı kültürleri ve iş modellerini tanıyan genç jenerasyonun kente katkısı çok büyük. Beyin göçü yaşamayan tek kenttir Gaziantep...
SANAYİNİN KALBİ DOĞU'DA ATACAK
- Sermaye de artık Anadolu'yu keşfediyor ..
- İstanbul artık finansman ve turizm şehri oldu. Sanayi artık Anadolu'ya kaymaya başladı. İster istemez kaydı. Türkiye'de eksen Doğu'ya yatırım açısından kayıyor. Çok büyük şehirler İstanbul İzmir, Ankara tamamen turizm ve finasnman merkezi oluyor. Bu büyük şehirlerde arsa bedelleri milyar dolarları buluyor. Buralarda fabrika kurmak çok akıllıca değil. Milyon dolarlık arsalara fabrika yapmak mümkün değil. Büyükşehirlerde artık fabrikalar yıkılıp yerine konut yapılıyor. Bu nedenle sermaye Anadolu'ya kaydı. Yakın gelecekte Türkiye'nin sanayisi Anadolu'da şekillenecek.
DÜNYA DEVLERİ KAPIMIZDA
Hükümeti dış ilişkilerinde çok başarılı buluyorum. Biz bir zamanlar Türkiye olarak doğumuzla batımızla güneyimizle sürekli kavga halindeydik. Irak,İran, Yunanistan, Suriye, Romanya ve Bulgaristan'la kavgalıydık. Acaba suç bizdemi diye hiç sormadık. Hükümet sıfır sorun politikası ile tüm bu anlaşmazlıkları masaya yatırdı. Ve komşuluk ilişkilerimiz düzeldi. Şimdi Ortadoğu'ya Balkanlar'a oradan Avrupa'ya ihracat yapacak duruma geldik. Dünya ülkelerinde sınır komşuları ile ticaret yapma oranı yüzde 60-65 dir. Komşularla olan iyi ilişkiler ve sıfır sorun politikası Türkiye'yi başka bir noktaya getirdi. Türk vatandaşı olarak yurtdışına çıktığımızda pasaport memuru bile bize ikinci sınıf insan muamelesi yapar bizi horlar, küçümserdi. Şimdi ise dünyanın bize bakışı değişti. Bize şakır şakır randevu veriyorlar. Yabancı yatırımcılar Türkiye'ye gelmek Türk yatırımcısı ile ortak çalışmak için cana atıyorlar. Bize iş görüşmesi için randevu vermeyen dünya devleri ülkelerine bizzat davet ediyorlar.
Geçtiğimiz aylarda ABD'den 6 oda başkanı geldi Gaziantep'i ziyaret etti. İşadamlarımızla görüşmeler yaptı. 10 yıl önce böylemiydi? Türkiye'deki istikrar ortamı hem gelir hem de itibarımızı artırdı. Bunu görmemek haksızlık olur.
TEŞVİKLER YETERLİ DEĞİL
- Yerli ya da yabancı yatırımcının teşviklerle ilgili sıkıntıları var. Yeni teşvik yasasını yeterli buluyor musunuz?
- Kabul etmek gerekiyor ki Türkiye'de teşvikler henüz yeterli değil. Avrupa ve ABD' de değişik teşvikler veriliyor yerli ya da yabancı yatırımcılara. Örneğin Çin'de teşvik adı altında verilen krediler daha sonra siniliyor ve hibeye dönüşüyor. Yani borç siliniyor ve istihdamın,üretimin artmasına destek veriliyor.Ya da gizli teşvikler uygulanıyor.Türkiye'nin geri kalmış tüm bölgelerinde çok ciddi teşviklere ihtiyaç var.Samsun'da,Hopa'da, Trabzon ve Afyon'da. Sanayilerin büyük şehirlerden Anadolu'nun kentlerine ilçelerine kayması için geri kalmış bölgelere teşviklerin arttırılması lazım. Bunun adı enerji teşviği olabilir, KDV, faizsiz kredisi ve kurumlar vergisi teşviği olabilir. Sektörlerin genel durumuna göre teşvikler çeşitlenebilir. Türkiye'nin neye ihtiyacı varsa, neyi çok ithal ediyor ve tüketiyorsa o sektöre yönelik teşviklerin artırılması gerekiyor. Planlama teşkilatının elinde bu sektörleri belirlemek.
CARİ AÇIKTAN KORKMUYORUM
- Türkiye'nin en kırılgan noktası rekor cari açık rakamı. Cari açık sizce sürdürülebilir düzeyde mi?
- Ben cari açıktan hiç korkmuyorum. Korkanları da anlamıyorum. Cari açık gereksiz yere harcanıyorsa evet ama yatırıma yönelik bir açıksa, üretimden ihracata giden bir açıksa korkuya gerek yok diye düşünüyorum.
Bence şuna bakmak lazım hangi sektör havuzdan para götürüyor. İthal ediyor ama ihracat yapmıyorsa sorun var demektir. Ancak, hem ithal ediyor hem de ihracat yapıyor ve bir katma değer yaratıyorsa Türkiye için sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum.
Aslında havuzdaki suyu kimin nasıl azalttığına ya da artırdığına bakmak lazım. Teşvikleri de buna göre planlamak gerekiyor. Katma değeri daha yüksek olan sektörler teşvikle yatırım yapmaya yöneltilmeli. Hangisinin katma değeri yüksekse hangisi daha çok döviz getiriyorsa o sektör desteklenmeli. 100 liraya ithal edip 101 liraya ihraç ediyorsa 1 lira için teşviğe gerek olmaz.100 liraya ara mlaı ithal etmişsin 125 liraya satıyorsa desteklenmesi lazım. Eğer bunu yapmazsak yurtdışındaki işçilere iş vermiş oluruz. Ama biz kendi işçimize iş aş vermek peşinde olmalıyız.
Türkiye de işsiz çok olursa 1 liraya satsanız da hükmü yok. 10 liraya satılsın ama işsiz olmasın ana hedef bu olmalı...
DOLAR 1.70-1.80 LİRA OLMALI
- İthalata vergiler gündemde. Sizin düşünceniz nedir?
- İthalatı da dolaylı yoldan engellemek lazım. Ama Türkiye serbest bölge her şey geliyor. Bize Çin'de Hindistan'da mal satacak ama öncelikli olan kendi ülkemizdeki işsizliği gidermek önce buna odaklanmak olmalı.
Aslında ithalatında çok fazla tepesine vurmamak lazım. Bu nedenle dolar kurunun düşük olmaması lazım.Mesela döviz kuru nereden bakarsanız 10 senedir aynı. Enerjiye zam geldi, maaşlara zam geldi. Yan giderler zamlandı. Dalgalı kurda devam ama dolar kuru bir nebze artmalı. Üretim maliyetlerinin de ucuzlaması lazım. Bu ya ucuz kredi ile ya da teşvik yoluyla olacak. 2003'den bu yana dolar hala aşağıda . Biz sanayici olarak her sene zam verdik, işçiye fark verdik. Maliyetlerimiz yükseldi. Bugün dolar kaç para olmalı derseniz en az 1700-1800 olmalı diye düşünüyorum. Çünkü ihracat azalıyor ithalat artıyor. İthalat artışı da cari açık demektir.
MUNZAMLAR ESNAFA KREDİ OLABİLİR
- Merkez Bankası'nın kredilere yönelik tedbirleri hakkında değerlendirmeniz nedir?
- Sadece munzam karşılıkların artırılması kredi maliyetlerini artıracak ve tüketimi daraltacak.Bunu uygun bulmuyoruz.
Ben diyorum ki bankalar bu munzam karşılıkları Merkez Bankası'na karşılıksız veriyorlar. Bunun üçte birini KOBİ'lere faizsiz kredi olarak versinler. Ortak direk bir parça kendini toparlasın.Orta direğin ne yapılıp ne edilip Türkiye'de kalkındırılması lazım.
- Peki Türkiye'de ortadirek diye bir sınıf kaldığını düşünüyor musunuz? Gelir dağılımındaki makas iyice açıldı.
Türkiye'de ortadirek var. Ortadirek kimdir. Küçük esnaftır. Atölyesi olan yanında işçi çalışanlar. İşveren sıfatında olanlar küçük esnaftır.
- Peki ya ücretli çalışanlar..
- Ücretli çalışanlar ortadirek sayılmaz.
BAZI BANKALAR KOBİ'LERİ EZDİ
- KOBİ'ler krizde kredilere ulaşmakta zorluk çektiklerini, bankaların onlara bu süreçte destek vermediklerini hatta ezdiklerini söylüyorlar. Siz bu söylemlere katılıyor musunuz?
- KOBİ'lere kriz döneminde aslında çok şey yapıldı. Esnaf Kooperatiflerinin kredileri arttı. Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank çok ciddi destek verdi KOBİ'lere.
Bunu kabul etmek lazım. Ancak bazı bankalar bu süreçte KOBİ'leri yalnız bıraktı, desteklemedi. Bazıları ise söylendiği gibi 'isimlerini vermeyeceğim' esnafın tepesine vurdu. Esnaftan bundan sonra buna göre davranacak.
TÜRKİYE ENERJİDE HAMLE YAPTI
- Siz pek çok sektörde varsınız ancak enerji de ağırlık verdiğiniz sektörlerden biri. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı ve nükleer enerji ile ilgili tartışmalara yönelik neler söylersiniz? Türkiye nükleer santralde ısrar ederken Almanya kademeli olarak nükleer santralleri kapatacağını açıkladı.
- Nükleer enerji santrallerinin yeni teknoloji ile kurulması lazım. Ben destekliyorum.Türkiyede nükleer enerjiyi bırakın herşeye karşı bir muhalif durum var. Rüzgar santrali yapıyoruz kuşlara çarpıyor deniliyor. HES'lere ekolojik denge bozuluyor diye karşı çıkılıyor. Barajlara hayır. Kömür santrali yapılıyor, hava kirleniyor deniyor. Ancak Türkiye'nin bir enerji açığı var cari açığı tetikleyen. Bence doğaya saygılı bütün yatırımları desteklemek lazım. Türkiye son yıllarda enerjide hamle yaptı. Tamamen yeterli değil ama eskiden enerji üretimi adına hiçbir şey yoktu. Eskiden su akar Türk bakardı. Şimdi ise "su akar Türk yapar" oldu.
- Sanırım STK'lardan bahsediyorsunuz? Belki de toplumda genel bir konsensusa ihtiyaç var bu konuda.
- Evet bir konsensusa ihtiyacımız olduğu kesin. STK'lar olmaz olmaz kuruluşlar. Ancak onlar hep karşı taraftalar. Onların kendi içinde de bir konsensus yok. Atom enerjisini telaffuz eden bile var içlerinde.
TÜRKİYE’NİN BİLEĞİNİ KİMSE BÜKEMEZ
- Türkiye'nin enerji ihtiyacı HES projeleri ile karşılanabilecek mi?
- Hayır , tabii karşılanmayacak. O nedenle güneş, rüzgar, nükleer enerji yatırımları devam etmeli. Ancak, eğer Türkiye'de gaz ya da petrol bulunursa işte o zaman Türkiye'nin bileğini kimse bükemez. Bizim cari açığımız gaz ve petrolden. Türkiye bunu bulduğunda bileğimizi kimse bükemeyecek.
- Ya bulamazsak?
- Olmazsa rüzgarla, güneşle yaparız biraz pahalı olur ama yinede enerji ihtiyacını karşılayacak yatırımlar yaparız.
ZAM FURYASI BEKLEMİYORUM
- Seçim sonrası Türkiye'yi bir zam furyası bekliyor mu? Beklentiler bu yönde?Türkiye'nin bir türlü artmayan kredi notu artar mı?
Mevcut hükümetin yeniden iktidar olacak. Bunda herkes hemfikir.Seçim döneminde bir seçim ekonomisi uygulanmadığı için zam fırtınası olmasını beklemiyorum. Enflasyon oranında bir artış yaşanabilir bu da doğaldır. Hükümetin bu konuda çok cesur kararlar aldığını ve almaya devam edeceğini düşünüyorum.
Dışarıdan ne söylenirse söylensin ne kadar olumsuz yorumlar yapılırsa yapılsın Türkiye'nin notunun artacağını düşünüyorum. Türkiye bunu çoktan haketti.
Gazeteport
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder